Alanya ‘Park’ına kavuşuyor

31 Mart 2024 yerel seçimleri sonrası iş başına gelen belediye yönetimi, seçim vaatleri gereğince Belediye Çay Bahçesi’ni yeni yüzüyle hizmete sunuyor.Alanya Belediyesi Hizmet Binası ile Ziraat Bankası arasında yer alan bu geniş yeşil alanın, öyküsü şöyle;

Yaşam Yayın: 19 Kasım 2024 - Salı - Güncelleme: 19.11.2024 16:52:00
Editör - Buğra Bunat
Okuma Süresi: 10 dk.
Google News

Alanya ‘Park’ına kavuşuyor

1960’lı yıllar ülkedeki siyasal ve sosyal değişimin Alanya’da da izlerinin görüldüğü bir zaman dilimidir. 27 Mayıs 1960 ihtilali sonrası ilçeye hem kaymakam hem belediye başkanı olarak atanan İsmet Hilmi Balcı, bu değişimin mimarlarından birisidir. Balcı pragmatik ve akıllı bir insan olarak, anılarında da belirttiği gibi çevresine şehrin aydın kişilerinden bir danışma kurulu oluşturmuş, kararlarını onlarla paylaşarak almıştır. Ne denli demokratik olduğu tartışılır bu sistemin Alanya yararlarını görecektir.

 

Alanya ‘Park’ına kavuşuyor

Alanya’nın kadim çarşı merkezi olan Kuyularönü Meydanı yıllar içinde aşağı, doğuya doğru ilerlemiştir. 1950 sonrası yapılan sıralı dükkanlar ile çarşı daha modern bir yapıya kavuşmuş, turizme de hazır hale gelmiştir. Çarşıda artık her şeyin satıldığı aktar tipi dükkanlar yerine, daha uzmanlaşmış esnaf ve farklı mal satan tüccarların iş yerleri oluşmuştur.

Alanya ‘Park’ına kavuşuyor

 

1960 ihtilali sonrası şehri yöneten Balcı radikal değişikliklere, 1950 sonrası oluşturulan alandan başlayacaktır. Bu alanı kabaca, Yenicami ile Ziraat Bankası arasında kalan çizginin doğusu olarak tanımlayabiliriz. Ne yazık ki deniz kenarına inşa edilen bir kamu binası olarak Ziraat Bankası ve Yenicami de 1960 sonrası yapılarıdır. Balcı, Rıfat Azakoğlu Kız Enstitüsü inşaatından, şehre elektrik şebekesinin getirilmesine kadar uzanan bir hizmet ağının bilfiil içinde bulunurken, asıl yaşamsal kararlar deniz kıyısına ait olanlardır.
Balcı Alanya’ya geldiğinde 1947 yılında yapılmış, görece yeni sayılan bir Hükümet Konağı (şimdilerde cahilce kaymakamlık binası diye adlandırılıyor!) ve hemen onun güney batısında yer alan, daha mütevazı yapı olan belediye binası ile karşılaşmıştır. Bu iki binanın yapımları sonrası güney yani denize doğru olan kısmına ekilen çamlar 13 yaşındadır. Hükümet Konağı’nın kuzeyinde ise göğe yükselen eski servi ağaçları vardır. İçinde kaymakamlık ve ilçenin başka idari birimlerini de içeren Hükümet Konağı’nın alt katı ise adliyedir. Dolayısıyla nüfusu şehir merkezinin yaklaşık iki katı olan Alanya kırsalı da özellikle mahkeme günlerinde bu alanı doldurmaktadır. Servilerin altına atılan tahta masa ve sandalyelerde halk dinlenmekte hatta arzuhalcilere dilekçe yazdırılmaktadır. 1980’lere kadar resmi mal alımları, açık artırmalar belediye ve Hükümet Konağı’nın arasındaki bu açık alanda yapılır. Resmî işleri için gelen insanlara çay kahve servisi şimdiki Atatürk Heykeli’nin olduğu yerde, tahta baraka içinde yerleşmiş Abdil Ağa’nın (Keskin) Kahvesi tarafından verilir.

Alanya ‘Park’ına kavuşuyor

O yılların Alanya’sında erkeklerin şehir kulübü benzeri yerlerde toplanması söz konusuyken, eşleriyle birlikte gidilen kamu içindeki mekanlar henüz oluşmamıştır. Belki de bu ihtiyaç göz önüne alınarak şimdiki Atatürk Meydanı ile belediye binası arasındaki, içinde çiçekler olan çamlık alan, Alanya’nın ilk aile çay bahçesi olarak hizmete alınan bölgesidir. 13 yaşından büyük çamlar içine atılmış tahta masa ve sandalyeler alanın daha çok, şimdiki belediyeye bakan denize nazır(!) bölümde yer alır. O yıllarda Alanya’nın denize en yakın oturma alanı burasıdır. Yine aynı zamanlarda Kızıl Kule dibindeki günümüzün Harbour Restoran yerinde de benzer bir yer açılmıştır ama merkez olarak belediye çay bahçesi daha çok tercih edilendir. Eski belediye binasının hemen yanında yer alan bu çay bahçesinin yarı kumluk alanının tabanı, çakıl taşlarıyla döşenerek (beton dökülmeden!) hizmete girmiştir. İlk açıldığı yıllarda Abdil Ağa’nın kahvesinden, uzunca bir yol katedilerek yapılan servis daha sonra belediye binasına küçük bir eklenti yapılarak oradan sunulmuştur.

Alanya ‘Park’ına kavuşuyor

Bir turizm kasabası olarak planlanan Alanya’da ilk plaj kabinleri, tam olarak şimdiki belediye binasının olduğu kumsal alana edilmiştir! (1983 yılında işbaşına gelen belediye yönetimi çarşı içindeki polis karakolundan başlayarak, belki de dünyanın en güzel şehir içi kumluk alanı ve denizini, kaymakamlık lojmanı önüne kadar binlerce tonluk kaya ve toprak ile doldurur. 1987 yılında da o kabinlerin olduğu alana belediye binasının temeli atılır.) Kabinlerin hemen arkasından başlayarak kaymakamlık lojmanının batı ucuna kadar bu bölgeye 1960 sonrası dikilen çam ağaçları yine belediye hizmet binası için sökülecektir!

Tıpkı bugünkü Belediye Halk Kafe’nin planlanılışı gibi, 1960 sonrasında da Alanya kasaba seçkininden kırsaldaki yaşayanına, ilçeye gelen yerli yabancı turistine kadar herkesin buluşabileceği bir deniz kenarı alanı olarak Alanya Belediye Parkı oluşturulmaya başlanır. Yeni düzenlenen yerin adı “park” tır. O yıllarda nasıl her Alanya yaşayanı “çarşı” dendiğinde tek bir yer anlıyorsa, park da aynı şekilde telaffuz edilmektedir. Alanyalı belki de yüzyıllarca yıl öncesinden kalma bir söylemle “çarşıya iner”, oradan “parka gider.” O yıllarda Ziraat Bankası’nın hemen kuzeyindeki pazar yeri, gübre hali, otogar, motosiklet durağı vs olarak kullanılan alana gelen her Türk vatandaşı da, denizden çıkan turist de aynı parkı kullanmaktadır. Park her sosyal sınıftan şehir insanının denizle buluşmasında geçiş alanıdır. Sevgililer parkta buluşur, 1970’lerin şiddet içeren siyasi hesaplaşmaları parkın daha tenha bölgelerinde yapılır. Park çarşıyla birlikte müthiş bir kültürel ve sosyal etkileşim alanı da yaratmaktadır. Parkın çay bahçesi olarak kullanılan alanı 1970 sonlarında gittikçe Ziraat Bankası’na doğru kayacak, hatta ikinci bir işletmeciye verilecektir.

Alanya ‘Park’ına kavuşuyorPark alanı, her ne kadar özellikle çam ağaçlarıyla bu bölgeyi yapılaşmaktan korumuşsa da ne yazık ki kumsalın içine girerek yapılan planlamasıyla kıyıyı daraltacaktır. O yıllara kadar yalnızca evlerin bahçelerinde yetiştirilen çiçekler, güller topluca ilk kez parkta görülmektedir. Alanya halkı hatıra fotoğrafı çektirmek için parkı kullanır. Şehirde çiçekçi olmadığı için hediyelerini buradan tedarik eder! Parkın bakımını Kör Muhammet Ağa üstlenmiştir. Sulama hortumunu uzunca bir çubuğa bağladıktan sonra ucuna yerleştirdiği kalınca süzgeç ile suladığı çiçekler parkı zenginleştirir. Ardından çam ağaçları ekilir. Parkın ilk yıllarında, şimdiki Barış Manço Parkı olarak anılan kısmı konuklarına çay bahçesi olarak hizmet vermeye başlar. Yine şimdiki, hemen belediye girişindeki otoparkının olduğu yere inşa edilen tek katlı küçük yapıdan, kafe benzeri ürünlerin servis yapılacaktır. Buradan denize yani belediye plajına girilir. Şehrin hafızasındaki “belediye plajı”, sonraki yıllardaki bir belediye meclisi kararıyla çok ilgisiz şekilde “Galip Dere Plajı” olarak anılmaya başlanacaktır.

 

1970 sonrasında park özel kişilere kiraya verilir. Kiraya verilen her rant alanında olduğu gibi, kiracının en üst düzeyde gelir elde etme isteğiyle çay bahçesine canlı müzik eklenir. Ama adı geçen canlı müzik son yıllardaki benzerlerinden her anlamda çok farklıdır. Yaz akşamlarında, tamamı Alanyalı gençlerden oluşan “Güneyliler” orkestrası parkta çalmaya başlar. Dikkatinizi çekerim, orkestranın adı Güneylilerdir. Yani bu gençler Akdenizli olmayı önceleyen uygar, çağdaş insanlardır. Edip Akbayram’dan “Boşu boşuna” parçasını çalarken kendilerini dinlemeye gelen genç Ankaralı hanımlara bakarak, “boşu boşuna” yerine onun Alanya lehçesindeki söylenişi, “üsemesiye” yi kullanan espirili gençlerdir. Gençlerin yaptıkları müzikle parkı renklendirmesi kiracıyı bir dereceye kadar ilgilendirmekte, onlara belirlenen müzik saatini aştıklarına topluluğun elektrik sistemini şarkının ortasında kesmektedirler! Aynı kiracı, plajda futbol oynayan gençlerin kurduğu kaleyi sökmeyi de birkaç kez denemiştir.1980’lerin ortalarından başlayan kumsal dolgusu ne yazık ki park adı verilen bu bölgenin denizle ilişkisini kesmese bile ileriye atacaktır. Değil Alanya’nın, belki de ülkenin en büyük çevre cinayetlerinden birisi, içinden denize girilebilen şahane bir sahilin katledilmesi şeklinde olmuştur…

 

Alanya ‘Park’ına kavuşuyor

Yazının başlığını bilerek “Alanya Parkı’na Kavuşuyor” koydum. Park kelimesi Batı ülkelerinde de olduğu gibi, Alanya’nın ortak hafızasında korunması gereken bir değerdir. Yerel yönetimlerin doğru bilgilerle bu tür yerleşik hafızaları diri tutarak, günümüzde çok lazım olan bir kimlik yaratımı, onun üstünden de her yaşayanında bir aidiyet duygusu yani şehrine bağımlılık oluşturmasını sağlamak asli görevlerinden birisi olmalıdır. Alanya Belediye Çay Bahçesi yani kısaca park bu iş için biçilmiş kaftandır…

Alanya ‘Park’ına kavuşuyor

Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.