Avrupa Güvenliğinde Yeni Dönem: Scholz’dan Birlikte Hareket Etme Çağrısı
#altaybunat#altaybinat#powerdanışmanlık#avrupa#almanya#yenidönem#avrupagüvenliği#########################################

Berlin, 14 Mayıs 2025 – Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Avrupa ülkelerini kendi güvenlikleri konusunda daha fazla sorumluluk almaya çağırarak önemli bir siyasi çıkış yaptı. Berlin'de düzenlenen “Avrupa Güvenliği ve Stratejik Gelecek” konulu konferansta konuşan Scholz, Avrupa Birliği (AB) üyelerine seslenerek, kıtanın güvenliği için artık “tek ses, tek irade” ile hareket edilmesi gerektiğini vurguladı.
Bu çağrı, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın yarattığı jeopolitik gerilimler, NATO içi uyumsuzluklar ve Çin ile artan rekabet ortamında Avrupa'nın gelecekteki konumunu yeniden tanımlamak açısından büyük önem taşıyor.
“Kendi Savunmamızı Kendimiz Sağlamalıyız”
Konuşmasında açık mesajlar veren Scholz, "Avrupa artık başkalarının güvenlik şemsiyesi altında yaşamayı sürdüremez. Kendi sınırlarımızı, kendi insanımızı ve kendi değerlerimizi korumak için daha fazla çaba göstermeliyiz" dedi. ABD’nin zaman zaman Avrupa'daki askeri angajmanını sorguladığı bir dönemde Scholz’un bu açıklamaları, Almanya’nın AB içindeki liderlik iddiasını da güçlendiriyor.
Başbakan, Avrupa'nın savunma kabiliyetlerini artırması gerektiğini belirtirken, sadece askerî harcamaların artırılmasıyla değil, aynı zamanda siber güvenlik, enerji altyapısı ve dezenformasyonla mücadelede de birlikte hareket edilmesi gerektiğine işaret etti.
Avrupa Ordusu Tartışmaları Yeniden Gündemde
Scholz’un bu açıklamaları, uzun süredir AB bünyesinde tartışılan “Avrupa Ordusu” fikrini yeniden gündeme taşıdı. Her ne kadar bu konuda ülkeler arasında görüş ayrılıkları bulunsa da, özellikle Fransa, Polonya ve Baltık ülkeleri, daha koordineli bir Avrupa savunma yapısının gerekliliğini savunuyor.
Almanya Savunma Bakanlığı yetkilileri, son aylarda Almanya'nın askeri harcamalarında ciddi bir artış yaşandığını, savunma bütçesinin 2025 itibarıyla GSYH'nin %2'sine çıkarıldığını ve modernizasyon projelerinin hızla devam ettiğini belirtti. Scholz’un konuşmasında bu yatırımların sadece Almanya’nın değil, Avrupa’nın ortak savunması için yapıldığını söylemesi dikkat çekti.
NATO ile Çatışma mı, Tamamlayıcılık mı?
Scholz, Avrupa'nın güvenlik alanında daha bağımsız olması gerektiğini savunsa da NATO'dan kopmanın söz konusu olmadığını özellikle vurguladı: “Transatlantik ittifak bizim için vazgeçilmezdir. Ancak Avrupa’nın kendi ayakları üzerinde durması NATO’nun yükünü hafifletir, iş birliğini daha verimli hale getirir.”
Bu açıklama, özellikle ABD’de son dönemlerde yükselen “Avrupa kendi savunmasını üstlenmeli” yönündeki görüşlere bir yanıt niteliğinde. Uzmanlar, Almanya’nın bu politikasıyla hem NATO içinde güven tazelemeyi hem de AB içinde liderlik rolünü pekiştirmeyi hedeflediği görüşünde.
Avrupa’da Yankı Uyandırdı
Scholz’un çağrısı Avrupa başkentlerinde yankı buldu. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, açıklamayı desteklediğini belirtirken, “Avrupa’nın güvenliği artık sadece diplomasiyle değil, caydırıcılıkla da korunmalı” dedi. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ise bu tür bir girişimin AB bütçesi ve savunma sanayi yatırımları açısından yeniden düşünülmesi gerektiğini söyledi.
Doğu Avrupa ülkeleri ise Scholz’un çağrısını özellikle memnuniyetle karşıladı. Letonya Savunma Bakanı, "Bu çağrı, Rus tehdidine karşı yalnız olmadığımızı gösteriyor" derken, Polonya’dan yapılan açıklamada da “Ortak güvenlik politikalarında Almanya’nın liderliği önemlidir, ancak kararlar kolektif alınmalıdır” ifadeleri yer aldı.
Uzmanlardan Uyarı: Sözler Eyleme Dönüşmeli
Bazı uzmanlar ise Scholz’un çağrısının samimiyetinin ancak somut adımlarla ölçülebileceğini söylüyor. Avrupa Dış Politika Konseyi'nden (ECFR) Dr. Marie Laurent, “Avrupa savunmasında hâlâ çok sayıda kırılganlık var. Scholz’un çağrısı önemli ama şimdi sıra eylemde. Ortak eğitim programları, uyumlu askeri sistemler ve kriz anlarında hızlı karar alacak mekanizmalar oluşturulmalı” dedi.
Sonuç: Avrupa Güvenliği İçin Dönüm Noktası mı?
Scholz’un açıklamaları, Avrupa’nın güvenlik paradigmasında yeni bir dönemin habercisi olabilir. Ortak tehdit algısının arttığı bu süreçte, AB ülkelerinin daha fazla iş birliği yapması kaçınılmaz görünüyor. Ancak geçmişte yaşanan fikir ayrılıkları ve siyasi çekişmeler, bu sürecin zorlu olacağını da gösteriyor.
Almanya'nın liderliğinde şekillenebilecek yeni bir Avrupa savunma politikası, sadece kıtanın değil, küresel güvenliğin de seyrini değiştirebilir.